
Bipolar bozukluk (işlevsellik ve duygu düzenleme üzerine bir inceleme)
İki uçlu (bipolar) bozukluk tanılı hastaların işlevsellik ve duygu düzenleme stratejilerinin incelemesi yapılmıştır.
İki uçlu (bipolar) bozukluk tanılı hastaların işlevsellik ve duygu düzenleme stratejilerinin incelemesi yapılmıştır.
Bu çalışma, madde bağımlılığı ve bilişsel davranışçı terapinin (BDT) etkinliğini ele almaktadır. Madde bağımlılığının tanımı, nedenleri ve etkileri incelenmiş, bireylerin düşünce, duygu ve davranışları arasındaki etkileşimi temel alan BDT’nin tedavi sürecindeki rolü vurgulanmıştır. BDT’nin gelişimi ve uygulamaları, madde bağımlılığı tedavisindeki önemi ile birlikte ele alınmış, bu tedavi yaklaşımının bağımlılıkla ilişkili nüksü önleme ve yaşam kalitesini artırma potansiyeli vurgulanmıştır.
GİRİŞ Bilişsel davranışçı terapi (BDT), düşünce yapısı ve içeriğindeki bozuklukları ele alırken, şizofreni tedavisinde genellikle göz ardı edilmiştir. Bu alanda Kingdon ve Turkington’un 1991’deki çalışmaları önemli bir dönüm noktası oluşturmaktadır. BDT’nin depresyon tedavisindeki başarısı, bu yaklaşımın şizofreni gibi daha karmaşık durumlar için de potansiyel taşıdığını göstermektedir. Ancak, terapistler arasında BDT’nin şizofreni için uygun olmadığı yönünde yaygın önyargılar bulunmaktadır. Bu önyargılar, şizofreninin ciddi ve ağır bir hastalık olduğu, biyolojik kökenli olduğu ve yalnızca farmakoterapi ile tedavi edilebileceği görüşlerine dayanmaktadır. Oysa, son araştırmalar BDT’nin şizofrenik hastaların tedavisinde kısa süreli belleğin geliştirilmesi ve psikotik semptomların yönetilmesi konusunda etkili olabileceğini göstermektedir. Ayrıca, paranoid sanrılar ve varsanılar gibi semptomlara yaklaşım konusunda da yeni metodolojiler geliştirilmiştir. Şizofreni tedavisinde bilişsel-da
Bilim insanları, tarihte bir ilke imza atarak SMA hastalığına sahip bir çocuğu anne karnında tedavi etmeyi başardı. Çocuk, 2,5 yaşına gelmesine rağmen herhangi bir hastalık belirtisi göstermeden yaşamına devam ediyor.
OKB, birçok bireyde kronik bir seyir gösterse de, bu durum kişinin hayatı boyunca bu hastalıkla aynı şiddette mücadele edeceği anlamına gelmez. Uygun tedavi ve terapi yöntemleri ile semptomlar büyük ölçüde kontrol altına alınabilir ve bazı bireylerde neredeyse tamamen kaybolabilir.
Ağız kokusu (halitozis), bireylerin sosyal ve psikolojik yaşamını etkileyebilen, sıklıkla kötü kokulu solunum sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Etiyolojik faktörler, çoğunlukla oral ve sistemik kökenli olmak üzere geniş bir yelpazeye yayılmaktadır. Ağız kokusunun yönetimi, etiyolojik faktörlerin doğru bir şekilde belirlenmesi ve buna dayalı tedavi stratejilerinin uygulanmasına dayanır. Bu derlemede, ağız kokusunun başlıca nedenleri, klinik değerlendirme yöntemleri ve tedavi yaklaşımları üzerine mevcut literatür ışığında kapsamlı bir inceleme yapılmıştır.
Eğer rahim, idrar torbası veya bağırsak sarkması ya da idrar kaçırma şikayetiniz varsa: • Bu konuda deneyimli bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanıyla görüşmeniz önerilir. • Yalnızca vajinal yoldan rahmin alınması, sorunun kalıcı olarak çözülmesini sağlamaz. • Askı ameliyatları konusunda tecrübeli bir cerrah, uzun vadeli ve etkili bir tedavi sunabilir.
Telif hakkı © 2025 | MH Themes tarafından WordPress teması