Varikosel rahatsızlığı erkeklerin torbalarda oluşan bir varistir. Bu varis %98 sol tarafta oluşmaktadır. İki tarafta ise %2’lik bir oranla görülmektedir. Bu rahatsızlığın önemli olması ise kısırlığa sebep olmasıdır.
Hastalar hiçbir şekilde ağrı hissetmese de testislerindeki tohum hücrelerine zarar vereceği için tedavi olunması şarttır. Bu rahatsızlık daha çok 20-30 yaş arasındaki erkeklerde görülmektedir. Sol tarafta Varikosel görülmesinin nedenleri arasında birçok etken vardır. Testisin sol toplardamarının daha uzun olması, sağ testisin biraz daha aşağıda ve daha sarkık olması ve soldaki damarda bulunan basıncın fazlalığıdır. Bu sebepten dolayı damarlar kanı ileri taşıyamaz. Varikosel sebebi ile tohum hücrelerinin sayısı ve kalitesi de azalır. Aynı zamanda testisin çevresinde meydana gelen kan göllenmesi ise içeriğinde bulundurduğu bazı hormonlar sebebi ile testise etki edebilir ve tohum hücrelerinin bozulmasına sebep olabilir. Bu rahatsızlığı yaşayan hastalarda genel olarak bir belirti gözlemlenmez. Hatta başka rahatsızlıklara bakılırken tesadüfi bir şekilde ortaya çıkar. Bazı vakalarda ağrı ya da testislerde çekilme hissi olabilir. Rahatsızlığın ilerlediği durumlarda testisin kıvamı yumuşak ve büyüklüğü azalmış bir durumdadır. Varikosel rahatsızlığından korunmak için fazla ayakta durmamak gerekir. Özellikle akşamları ayakların yükseğe kaldırılması gerekir. Testis torbasında kan drenajını engelleyen hareketlerden uzak durun. Aynı zamanda testislerin ve torbanın hareketini kısıtlayan dar pantolonlar giyilmemelidir. Varikosel rahatsızlığının tedavisinde eğer hasta evli ve çocuk sahibi biri ise ve hiçbir şikayeti bulunmuyorsa, koruyucu tedbirler uygulanarak hastalık tedavisi yapılabilir. Eğer Varikosel rahatsızlığı yaşayan hastada ağrı varsa ve yapılan testlerde hücre sayısında azalma ve kalitelisizlik durumu mevcut ise o zaman hastanın ameliyat olması gerekir. Eğer erken teşhis ile ameliyat en kısa sürede yapılırsa, testis hücrelerinin kurtulma olasılığı çok yüksektir. Varikosel ameliyatı ise iki şekilde yapılmaktadır. Bunlardan biri klasik ameliyat olarak adlandırılır. Hastanın kasık bölgesinin üzeri açılır. Burada testi kordonu bulunur ve atar damarların korunması sağlanarak, genişlemiş olan toplardamarların bağlanması sağlanır. Mikrocerrahi yöntemi ile yapılan ameliyatta ise hastada yine kasık kanalı açılır. Bu yöntemde ise mikroskop ile atar damar ve toplar damar ayrılarak, damarların bağlanması sağlanır. Klasik ameliyat yöntemi yaklaşık olarak 20 dakika sürmektedir. Mikrocerrahi yöntemi ile yapılan ameliyat ise 40 veya 45 dakika kadar uzun sürmektedir. Yapılan ameliyat sonrasında ise tekrar tohum hücrelerinde test yapılır. 3 ay sonra yapılacak olan bu testin sonuçları değerlendirmeye alınır. Kısırlığa yol açabilecek bir rahatsızlık olduğu için erken müdahale edilmesi ve hastanın ameliyat edilmesi oldukça önemli bir etkendir. Varikosel tanısının konulmasında ise Doppler Ultrasonu kullanılmaktadır. Yapılacak olan ameliyat ise narkoz verilerek ya da bölgesel uyuşturma anestezi yöntemi ile yapılır. Zor bir ameliyat değildir ve sabah ameliyat olan hasta tedavisi tamamlandıktan sonra akşamüzeri taburcu edilir. Ameliyat olan hasta 2 saat sonra su ve yiyecek tüketmeye başlayabilir. Ameliyat sonrasında hasta çok fazla ayakta durmamalıdır. Zorlayıcı hareketlerden kaçınmalı ve ağır eşyalar kaldırmamalıdır. Bol su ve posalı yiyecekleri tüketerek kabızlıktan da kaçınması gerekir. Karın içi basınç yaratabilecek öksürük, hapşırık ve ıkınma gibi hareketlerden kaçınılmalıdır.
Ameliyat olan hasta uzun bir müddet bisiklete ya da motosiklete binmemelidir. Ayakları ve kalçayı koruyarak üşütülmemesi gerekir. 2 ay boyunca ağır sporlardan uzak durulması gerekir. 20 günden önce cinsel faaliyetlerde bulunmakta sakıncalı olacağı için bir ay gibi bir süre ile bu faaliyetlere de ara verilmesi gerekir. Banyo işinin ise dikişler alındıktan bir gün sonra yapılması uygundur.
Bir yanıt bırakın